top of page

Kaplumbağa Etkisi

  • mondelivee
  • 12 Ara 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 16 Ara 2022


Fotoğraf: Unsplash/ Craig Pattenaude

Hayatımızda neden sürekli bir koşuşturmaca içerisindeyiz hiç düşündünüz mü?

Sürekli zamanla yarışıyoruz ya da acelemiz olmasa bile bu tempoya alıştığımız için gideceğimiz yerlere hızlı adımlarla ilerliyoruz. Doktorlar sırf bu sebepten dolayı kalp ritmimizin hızlanmasının çok sağlıksız olduğunu ileri sürüyor. Bilime hak vermemek mümkün mü? Tabii ki hayır.


Peki ya ruh sağlımız bundan nasıl etkileniyor? Gün içerisinde çok fazla fiziksel aktivitede bulunmamanıza rağmen, eve geldiğinizde kendinizi neden yorgun hissediyorsunuz? Ben bu durumu o kadar çok yaşıyorum ki, eminim yalnız değilim. "Neden gün içerisinde bedenim bir tempoda değilken yorgun hissediyorum?" diye düşünürken ufak bir araştırmaya koyuldum ve karşıma bir çok madde çıktı. Bunlar; "Uyku yetersizliği", "Duygusal stres", "Depresyon", "Konsantrasyon zayıflığı" gibi maddelerden oluşuyordu. Ama depresyonda değildim ve uyku düzenimi de yerine sokmuştum yani bunlar benim için yeterli sebepler değildi. Bu olumsuz maddeleri kabul etmeyip, kendime bir kaç dakika verdim ve düşündüm. Acaba farkında olmadan fiziksel olarak alıştığım bu tempoda kendimi yorduğum için zihnim de yorgun hissediyor olabilir miydi?


Sonuçta bu hızlı tempoya alışık olduğum için ve bu durum günlük bir rutin haline geldiği için bedenim yaşadığım yorgunluğu kabul etmiş olabilirdi. Bu yüzden aslında yorulduğumu hissetmiyor olabilirdim. Evet, beden buna alışmıştı belli ki ama zihnim?


Bu konuyla ilgili biraz araştırma yapmak istedim, farklı bir çok konu okudum ve en sonunda okuduklarım beni ufak bir makaleye yönlendirdi. Makalede "Kaplumbağa Tekniği" yazıyordu. Kaplumbağa tekniği; kızgın, üzgün veya hayal kırıklığına uğradığınızda kendinizi sakinleştirmeniz ile ilgili bir teknikmiş. Bu teknikle ilgili pek fazla içerik olmasa da, (zaten makale kısa bir makaleydi) düşünmemi sağladı. Acaba hayatı kaplumbağa gibi yaşasaydık nasıl olurdu... Onlar gibi yavaş ve emin adımlarla yürümek, sakin kalmak ve anın tadını çıkarmak. Japonların da tıpkı buna benzer bir felsefesi var hatta. Yavaş yaşamı benimsemek adına... Duyularımızla iletişime geçerek kaostan bir adım geriden gelmek gibi. Kaplumbağaların 200 yıla yakın yaşamasının sırrı da bu olabilir mi?


Duyularımızı yavaşlattığımızda zihnimiz dinlenmez mi dersiniz? Mesela yediğimiz bir yemeğin tadını alarak çiğnemek, rüzgarın getirdiği hoş bir kokuyu içimize çekmek, ağaca konan bir kuşun her hareketini gözlemlemek ve adımlarımızı sakin atmak. Bunun gerçekten işe yaradığını deneyimlediğim için gönül rahatlığıyla önerebilirim size. Durun ve adımlarınızı yavaşlatın... Hayatın akışına sakin gözlerle bakın bir süre. Ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. Emin olun sakin bir zihin çok daha üretken bir insan olmanızı sağlayacak ve size aradığınız gücü verecek... Çünkü o güç zaten içinizde.


Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın! :)

Sevgilerimle...






Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page